Geçmişin, günümüzün ve geleceğin off-road yarışları, Dakar 2022’de buluştu. Audi burada tarihi yeniden yazmayı hedeflerken, elbette çölün de farklı fikirleri vardı.
Buraya geldiğimizde çöl tamamen boştu. Turuncu kum dalgaları gözün gördüğü yere kadar uzanıyordu. Uzaklarda bir yerlerde beyaz bir SUV dalgası göründü. Camlarında güneşin yansıması vardı. Burası Star Wars’daki Tatooine gibi görünüyordu.
Uzaklardan Dakar yarışçıları geliyordu ve yaklaşım 1 kilometre arkamızda da bugün etabının bitiş çizgisi vardı. Bu yüzden tam olarak nereye gideceklerini biliyorduk. Ama izlemek için nerede durmalıyız? Bizim olduğumuz yer ve pist arasında hiçbir şey yok; herhangi bir çizgi veya işaretleyici bulunmuyor.
Biz de yüksek bir tepeyi seçiyoruz. Derli toplu görünüyor. Altımızda insanlar araçlarından inerek battaniyeleri yere seriyorlar. Çocuklar kumda oynuyor. Yarışçıların tahmin ettiğimiz yerden mi geçeceğinden emin değiliz. Eğer öyle olursa yerde satış için tezgah açılan bir yerden F1 yarışı izlemek gibi olacak.
Zaten başka yere geçecek zamanımız yok çünkü organizasyonu takip eden helikopterin sesini duymaya başladık. Ardından bir toz bulutu gördük ve bu havayı kapladı. İşte geliyorlar! Sonrasında yüksek devirli motor sesleri geldi. Elektrikli bir testere gibiydi ve aniden yarışın lideri Nasser Al-Attiyah’ın Toyota Hilux’ını gördük. 3.5 litre turbo V6’nın sesi inanılmaz bir çığlık atıyor.
Ama durun… Arkasında dört araç var! Dakar araçları üç dakikayla arayla bırakılıyor; yani birbirlerine karşı değil zamana karşı yarışıyorlar. Fakat Al-Attiyah’ın aracı yakın bir takipte: Dört araç yan yana ve finişe kadar yarışıyorlar. Büyük bir curcuna yaratıyorlar; kumlar havalara uçuyor ve seyirciler geriye doğru yatıyor. Bir piknik alanından geçen Mad Max araçları gibiler. Oldukça güzel ve çılgınca bir görüntü. Burası aynı zamanda Audi’nin e-Tron elektrikli araç teknolojisinin neler yapabileceğini göstermeyi tercih ettiği yer.
Audi Dakar’a karşı
GEÇMİŞTEN GELEN TAM GAZ ÇILGINLIK
Audi’nin neden burada olduğunu anlamak için öncelikle Dakar’ın sihrini anlamanız gerek. Modern organizasyon kafa karıştırıcı gelebilir çünkü bu oryantasyon bozukluğundan doğmuştu. Fransız bir motosikletçi olan Thierry Sabine, 1977’de kaybolduğunda Tenere çölünde bir rallide yarışıyordu. Burada üç gün yalnız kaldı ama kurtarıldığında, “Beni buradan çıkarın!” diye bağırmadı. Onun yerine çölde kaybolma deneyimini hayatını değiştiren bir şey olarak gördü. Sonraki yıl kendi rallisini düzenledi. Paris’ten başlıyordu; Sahra geçilerek Senegal’in başkenti Dakar’a gidiliyordu. İlk yıl olan 1978’de 182 katılımcı bir yardımlaşma günü düzenledi ve 9650 kilometrelik bir yolculuk yaptılar.
Organizasyonu sadece 74 araç tamamlayabildi: Bir Range Rover araç sınıfının kazananıydı ve ikincilik Renault 4’e gitmişti. Böylesine çeşitlilik rallinin her zaman parçası oldu ve 2022’de Riyad’da Klasik sınıfı da bunu gösterdi: Yarışanlar arasında Safari tarzı Porsche 911’ler, klasik Land Cruiser’lar, Pajero’lar, bir Peugeot 504 pick-up ve hatta birkaç tane
egzotik Peugeot 205 ve 406 T16 vardı.
Organizasyonun şöhreti hızla arttı ve 90’larda 600 kadar araç katılıyordu. Sürekli olarak steril hale gelen motorsporları dünyasında Dakar ise katıksız çöl macerası olmakla özdeşleşti.
Ardından 2008’de her şey değişti ve Sahra’da bir terör tehdidi organizasyonun iptal edilmesine yol açtı. 2009’da ralli Güney Amerika’ya taşındı (yine de ismi Dakar olarak kaldı). Güney Amerika’daki organizasyonlar daha farklıydı. Daha az kum ve daha az cazibe vardı. Bu yüzden 2020’de Sabine’in orijinal fikri gibi Dakar, Suudi Arabistan’ın devasa kum denizlerine taşındı.
İLK DAKAR’DA İKİNCİ SIRA BİR RENAULT 4’ÜNDÜ. İŞTE BU ÇEŞİTLİLİK HER ZAMAN DAKAR’IN BİR PARÇASI OLDU.
2020’de bir başka değişiklik daha oldu. Dakar yeniden köklerine döndü ve organizatörler yol kitabını sadece başlangıca 5 dakika kala vermeye karar verdiler. Amaçları işleri daha çılgın hale getirmekti.
‘Monsör Dakar’ olarak bilinen Stephane Peterhansel’in co-pilotu Edouard Boulanger’di ve kendisi geçen yıl Fransız pilota 14. zaferinde rehberlik etti. 2022 yılı için Peterhansel ve Boulanger tamamen yeni Audi takımına katıldılar ve her ne kadar navigasyonla uğraşsalar da araçlarında NASA tarzı teknoloji var.
Boulanger, “Geçmişte olduğu gibi değil” diyor. “Daha önce bir gece evvel saat 18:00 gibi yol kitabını alırdık. Gece boyunca notları uydu fotoğraflarının üzerinde tamamen yeniden çizerdik. Şimdi farklı ve bunu ‘canlı’ bir şekilde yönetmeniz gerek.”.
İşte bu yüzden böylesi sıra dışı çöl manzaraları görüyoruz. Başka bir motorsporları yarışında en üst düzey yarışçılar için bunu hayal edebilir musunuz? Yavaşla… Solda dön… Dur, dur…. Sağa dön… Ardından yanlış yöne gidip U dönüşü yapanlar ve finişe doğru ulaşanlar… Bu gerçekten sıra dışı, ilginç ve absürt.
Audi’nin e-Tron teknolojisi burada işe yararsa, her yerde
yarayacaktır.