Test Sürüşü

AUDI RS3

Sportif ve keyifli bir sürüş

Audi’nin hızlı ve istekli modeli RS3, her zaman
beklentileri yukarıya çeken bir otomobil olmuştur.
Biz de onun keyif veren sportif ve iddialı yol
performansı olmak üzere tüm özelliklerini,
Yunanistan yollarında bizzat deneyimledik.

Yoğun saatler. Atina’nın kuzeyindeyiz. Tozla kaplı araçlar sürekli olarak şerit değiştiriyor. Neyse ki sonraki çift
şeritli yolda önümüz biraz açılıyor. Üstümüzde mavi gökyüzü parlıyor ve ilerlemeye başlıyoruz. Gerçekten
güzel görünüyor. Yeni RS3’ün tamamen siyah ön bölümü bu atmosfer içerisinde daha şık görünüyor. Büyün ön panjur
boksörlerin kullandığı bir dişlik gibi görünüyor. Ön lastiklerin 33 mm daha dışarıya itilmesiyle genişlemiş. Bu sayede daha agresif bir kambere sahip.

Peki ya VW Golf 8. Kullandığımız araç teorik olarak onun en gelişmiş temelini taşıyor. Büyük çamurlukların ve büyük ön panjurun altında aynı MQB platformu üzerine yapıldı. RS3 50 binin sterlinin üzerinde fiyatlara sahip; beş kapılı Sportback hatchback 50 bin 900 sterlin ve buradaki üç kapılı sedan için ise 1000 sterlin ekstra ödemeniz gerek. Peki buna değer mi? Bunu bulmak için Atina’nın dışındaki yollara çıkıyoruz. Bir şey hemen net bir şekilde ortaya çıkıyor: Süspansiyon çok üstün. Düşük hızdaki sürüş konfor ve çevikliği harika; gerçekten harika.

RS3’ün MacPherson ön süspansiyonları ve çok kollu arka süspansiyonları VW Golf R ile birçok ortak özelliğe sahip ama kendi amortisörleri, bağlantı elemanları ve arka viraj denge çubuğu, daha güçlü rulmanları, daha sıkı arka tekerlek taşıyıcıları ve özel bir geometrisi var. Standart A3’e göre 1 derece daha fazla negatif kambere sahip ve RS3 25 mm daha alçak. Elektronik olarak kontrol edilen amortisörler opsiyonel RS Dynamic Paketi’nin bir parçası. Bu araçta da var.

RS Dynamic Paketi’nin bir parçası. Bu araçta da var. Aynı zamanda onunla birlikte seramik frenler ve spor egzoz sistemi
geliyor. Maksimum hız ise 290 km/s’ye çıkıyor. Diğer yandan Konfor modunda dahi otoyolda sürüşler biraz dalgalı olabiliyor. Ancak virajlı yollarda hızlı gittiğinizde sürüş akıcı, oturaklı ve ölçülü. Yollar burada hızlı bir biçimde şekil değiştiriyor. Korkutucu tozlu yüzeylerden akıcı S virajlara geçiyoruz ve RS3 tüm yeteneklerini ortaya koyuyor. Sabit oranlı direksiyon nadiren kilitten kilide dönüşler gerektiriyor. RS3 genel olarak bileklerinizle değil avuç içlerinizle kontrol ediliyor.

Direksiyonun hissini de son derece güzel bulduk ama belki de bunun sebebi eski RS Audi’lerin hissiz olmasıydı. Aslında şaside de daha az uyuşukluk var. Dört çeker bir araç olduğundan dolayı üstün çekişi elbette sürpriz değil. Daha az tahmin edilebilir olanı ise yeni RS3’ün aynı zamanda canlı ve istekli hissettirmesi. Önden kaymaya meyilli değil. Bunun sebebi kısmen Audi’nin RS Tork Dağıtıcısı dediği özellik. Arka aksta konvansiyonel diferansiyel yerine her iki tarafta iki elektronik kontrollü debriyaj var. Arka tekerleklere bol miktarda tork gönderiyor ve aracın virajda dönmesine katkı sağlıyor.

Yol tutuş kaybı olduğunda hızlı bir şekilde içteki tekerleği hareketlendiriyor. Bunu yol üzerinde verdiği keyfi, Bridgestone lastiklerinin katkılarıyla hissedebiliyorsunuz. Kör bir tepe var ve sol-sağ-sol virajı geçerek buraya geliyoruz. RS3 her virajda tork dengesini iyi bir şekilde kullanarak dans ediyor. Tork Dağıtıcı’nın yön değişimlerindeki çabukluğu, hızlı direksiyon ve tahmin edilebilir ağırlık transferiyle iyi çalışıyor. Beklediğimden daha fazla gövde burulması
var ama kontrollü ve her zaman kaya gibi sert olmasındansa her zaman biraz burulma olması iyidir. RS3 bir buçuk ton ağırlığında olabilir ama daha hafif hissettiriyor (sedan 1575 kg ile hatchback’ten sadece 5 kg daha ağır). Eksi yönleri arasında otomatik vites kutusu (7 ileri çift kavramalı), daha agresif Dynamic veya RS Performance sürüş modlarında olmadığınızmüddetçe uyuşuk olabiliyor. Turbo beslemeli aracın gaz tepkileri için de aynısı söylenebilir.

Yeni yazılımın turbo basıncını artırmasına rağmen durum böyle; zirve güç ve tork devir bandının daha sonrasında geliyor ve daha uzun kalabiliyor. 500 Nm tork 2250 d/dak ile 5600 d/dak arasında elde ediliyor. İyi haber ise motorun rafineliğinin önceki RS3 gibi olması. 2.5 litre beş silindirli motor aracı satın almak için tek başına bir sebep olabilir. Egzozdaki aktif kapakçıklar tamamen değişken çalışıyor ve teoride daha fazla ses elde edilmesine imkan tanıyor.

Beş silindir, hızlı ve keyifli
bir performans sergileyen
Bridgestone lastiklerinin
sesiyle yankılanıyor

Yine de motor biraz daha gürültülü olabilirdi. Muhtemelen yeni partikül filtreleri sesi biraz kıstı. Yine de gişelerden geçerken etkileyici ve kompakt bir araca sıkıştırılmış R8 gibi sesler çıkarıyor. Araçta opsiyonel seramik frenler var ve standart 375 mm çelik disklere göre 5 mm daha büyük olsa da 10 kg ağırlık tasarrufu sağlıyor; akıcı sürüşe de katkı sağlıyor. İlk basıldığında ayarlamak biraz zor olabiliyor; özellikle de daha kalın tabanlı ayakkabı giydiyseniz. Audi’nin belirlediği rotadan çıkıp daha fazlasını keşfetme zamanı. Ardından tekrar resmi takvimi yakalayıp ‘drift alanına’ gideceğiz. Audi etrafta hiçbir yerin olmadığı devasa bir asfalt parçası bulmuş ve burada sekiz figürü etrafında dönmemizi sağlıyor.

RS3’ün sürüş modlarını görmek için iyi bir zaman. Efficiency modu daha az yakıt tüketimine odaklanıyor; Comfort ise hafif direksiyon, yumuşak amortisörler ve ön tarafa meyilli tork dağılımıyla öne çıkıyor. Auto tork dağılımını akslara arasında eşit dağıtıyor ve Dynamic ise çok daha arkaya meyilli tork dağılımı sunuyor. RS3 kullanıcıları RS Performance modunu
kullanarak her şeyin tamamen maksimumda olduğu seçeneği de tercih edebilirler. Ya da RS Individual moduyla tork dağıtıcı, güç ünitesi, direksiyon ağırlığı ve süspansiyon sertliği istendiği gibi tercih edilebilir. Tüm bunların ötesinde bir de RS’in Arka Tork ismiyle tamamen arkaya gönderme özelliği var. Bunu yapmak için herkese açık bir yol olmamasına dikkat edin. Bir drift sırasında tork arka akstaki dış tekerleğe yüzde 100 oranında gönderilebiliyor. Yanlayarak devam edebilir ve bunu direksiyon ve gaz pedalıyla destekleyebilirsiniz.

Peki bu VW Golf R’ın Drift Modu’ndan ne kadar farklı? Audi şasi geliştirme mühendisi Meic Diessner’in söylediğine göre enzer donanıma sahip ama çalışması çok farklı. Bir RS3 gidiş yönüne tamamen dik bir şekilde, beş silindirli motorun sesini bastıran ve Bridgestone’nun keyif veren dumanlı lastik uğultuları arasında önümüzden geçerken “Gördünüz mü?” dedi: “Uygulaması Golf R’a göre çok farklı.” Aynı zamanda son dönemde çıkan Ford Focus RS’in
GKN’sine göre de farklı olduğunu söylüyor. Eğlenceli görünüyor: Hadi deneyelim. Giriş hızlarında ağır davranırsanız, utandırıcı bir önden kaymayla karşılaşırsınız. Ama ağırlığı önde tutup ikinci viteste gaz pedalına sert davranırsanız, güç ile birlikte kaymaya başlarsınız. Audi’nin tavsiyesi direksiyonu mümkün olduğunca az çevirmek ve aracın açısını gaz pedalıyla kontrol etmek. Bu biraz garip hissettiriyor ve standart arkadan itişli araçlara göre farklı bir deneyim sağlıyor. Yine de Focus RS’e göre daha doğal bir his sunuyor. Çok eğlenceli ve kendimi gülmekten alamadım. Fakat bunu etrafınızda denizin olduğu bir yolda denemek istemezdim.

Ayrıca lastiklerin parasını ben ödüyorsam yapmak istemezdim. Bu pahalı bir altı dakika oldu. Ertesi sabah yeniden yola dönüyoruz. Burada kırmızı ışıklara karşı rahat bir tutum var; herkes bunu istediği gibi kullanıyor.

Aynı şey motosikletlilerin kaskları için de geçerli. Scooter ve motosikletler santimlerle yanınızdan geçiyor ve sıcak
Yunan havasının tadını çıkarıyorlar. Daha da garip olanı çoğu kask taşıyor ama ya gidonların kenarında ya da kollarında asılı oluyor. Baş mesafesi açısından ise RS3’te önde bolca alan var; sedanda arkadaki yolcular için baş mesafesi biraz daha az ama bagaj hacmi yeterince iyi. Kendi ‘baş mesafemi’ karıştıran ise RS3’ün elektronik beyni oldu: Yeni modüler araç dinamikleri kontrolleri (MVDC), RS Tork Dağıtıcısı, amortisörler, tekerlek hızları, direksiyon açısı sensörleri, şanzıman kontrolü modülü ve diğer şasi sistemleriyle birlikte çalışarak sürekli olarak tork dağılımını yönetiyor. Mekanik bir sistem değil ama RS3 bu açıdan çok daha erişilebilir ve keyifli bir his sunuyor. Yine de etkileyici olduğunu söylemeliyiz. Yolculuğumuzu Atina Pisti’nde tamamlıyoruz. Yunanistan’ın en eski kalıcı pistine çıkıyoruz. Önümüzde tempoyu belirleyen aracı Frank Stippler kullanıyor. Eski DTM pilotu RS Tork Dağıtıcısı’nın ince ayarları için katkılar yaptı. Aynı zamanda Nordschleife’de üretim versiyonu RS3 sedan ile Renault Sport’un rekor kıran Megane Trophy-R’ından daha hızlı bir tura imza attı. Buraya da sadece takılmaya gelmemiş. Burası tümsekli bir pist ve süspansiyonları en yumuşak ayarlara almanın en iyisi olduğu kısa zamanda anlaşılıyor.

Yine de çekiş inanılmaz ve RS3 dar virajlardan çok hızlı bir şekilde çıkıyor; denge kontrolü kapalı olduğunda dahi kesintisiz bir şekilde ilerliyor. Araca daha iyi yol tutan pist için uygun Pirelli Trofeo R lastiklerinin takıldığını da ekleyelim. Müşterilere de bu seçenek opsiyonel olarak sunuluyor. Yani RS3’te ilk defa fabrika çıkışlı olarak yarı oluksuz lastik seçeneği oluyor. RS Performance modu hızlı ve derli toplu sürüş için en iyisi. Dynamic modu biraz daha fazla oyun oynamanıza izin veriyor ve şasiyi biraz daha gevşek tutuyor. Bir pist gününde RS3 ile süper sporlara zorluk çıkarabilirsiniz. Ayrıca seramik frenlerin işini iyi yapmasıyla birlikte birkaç tur sonra yorulan frenlerle pite gelmenize gerek kalmaz. En başından sonuna kadar güçlü hissettirmeyi başarıyor. Pitlere dönerken Stippler, “Eski RS3’ün frenleri daha zayıf bir alanı olabilir” diye itirafta bulunuyor. “RS3 müşterilerinden aldığımız geri bildirimleri değerlendirdik. RS3 müşterileri düşündüğümüzden daha fazla piste çıkıyor. Bunun için Nordschleife’de hızlı tur attık. Tüm RS modellerinde 8000 km test gerçekleştirildi.” RS3 ile 8000 km ve daha fazla yol kat etmek kulağa güzel geliyor. RS3’ü almak için motor bile tek başına iyi bir sebep olarak öne çıkıyor. Süspansiyon ayarları çok güzel.

Bu araçta opsiyonel adaptif amortisörler ve daha hafif opsiyonel seramik diskler vardı. Tork Dağıtıcısı ise daha öncekilere göre daha yüksek IQ’ye sahip dijital bir beyin tarafından kontrol ediliyor. Son derece çekici ve eğlenceli bir performans otomobili. 50 bin sterlin yüksek bir bedel ve önceki RS3 47 bin sterlin civarındaydı. Ancak yeni nesildeki daha fazla teknoloji, arka aksta daha fazla çeviklik bu bedele değeceğini gösteriyor. Şimdiye kadarki en eğlenceli RS3 olmuş. Bir Golf bunu yapamıyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu