Test Sürüşü

YENİ OTOMOBİL, GERÇEK DÜNYA İLE BULUŞUYOR

YENİ BÖLÜM

Lucid Air, Tesla’yı alt etmeyi hedefliyor. Bunun için lüks otomobil kabinini, spor otomobil yol tutuşuyla birleştirerek çekiciliğini artırıyor.

Rodeo Drive, Los Angeles, sabah saatleri. Misket limonu rengi Lamborghini Huracan Spyder yavaşlayarak yanımızda duruyor. Araçtaki yolcu, akıllı telefonunu çıkararak fotoğraf çekiyor ve sürücüsü baş parmağıyla beğendiğini ifade ediyor. Otomobil hızlanmada kolayca Lambo’yu geride bırakabiliyor ve onun kadar çarpıcı görünüyor. Üstelik bir Mercedes S-Sınıfı kadar geniş bir iç mekana sahip. Tamamen elektrikli ve versiyona göre tek şarjla 800 km yol alabiliyor. İnsanların ağızlarını okuyarak “Lucid!” dediklerini anlayabiliyoruz. Peter Rawlinson onlara gülümseyerek dönüş yapıyor. Lucid’in CEO’su ve CTO’su, bir blok ötedeki Beverly Hills showroom’undan bize sürüş için katıldı. Aracı buradan aldık ve o da iş için Los Angeles’ta. Bugün Cumartesi ve kendisi 9-5 çalışanlardan değil.

Rawlinson, “Bir otomobil şirketinin başına geçmek askeriyeye katılmak gibidir. İmzayı attım ve bu benim hayatım oldu” diyor. Bu noktada olumsuz değil ve aslında Lucid’in başarılarıyla gurur duyuyor. Air’ın üretime girmesi için ne kadar çaba gösterdiğinden hiç kuşkumuz yok. Rawlinson gülerek anlatıyor: “Beş yıl önce 800 km menzile ulaşan bir araç yapabileceğimize kimse inanmıyordu. Doğruyu söylemek gerekirse biz de inanmıyorduk! Lucid’i özel yapan,
her şeyi şirket içinde gerçekleştirmemiz. Tüm teknoloji. Hücrenin dışında batarya ve türünün en gelişmişi olduğunu düşündüğümüz elektrik motoru. Şanzıman da eşsiz. Biz ve Tesla’dan başka bir üreticinin bunu yaptığını sanmıyorum.”
Rawlinson, Tesla hakkında da bilgi sahibi olarak konuşabiliyor çünkü Lucid’e katılmadan önce Model S’in şef mühendisiydi. Bir Audi A8’in yanına yaklaşıyor ve yolcusu da Air’ın akıcı hatlarına bakıyor. Rawlinson, “3 boyutlu yapboz, A6 boyutlarında bir araçta A8’in genişliğini sunmaktı” diyor. “Neden bir SUV değil bir sedan yaptık? Elektrikli SUV’daki yerleşimi yapmak çok daha kolay. Ama insanlar bunu algılamayacaktı Biz aktarma organlarını minyatürleştirerek dışarıdan küçük, içeriden büyük bir araç yaptık.”

İçeride güneş ışığıyla birlikte çok güzel bir atmosfer var. Ön camın cam tavan ile birleşmesiyle birlikte adeta sonsuzluk
havuzu gibi. Ekranlar iki yüzey arasında ayrılmış. Gösterge ekranı için kavisli 5K ekran (kavisi bizzat Rawlinson çizmiş) ve
orta konsolda alçakta konvansiyonel bir tablet (saklama alanlarına erişimi daha kolay sağlamak için açılabiliyor) var. Showrooma döndüğümüzde Rawlinson bize aktarma ünitesini gösterdi (bu çift motorlu dört çeker araçta her iki
tarafta bir tane var). Onlar sayesinde çok büyük bir iç mekan genişliği mümkün olmuş.

Çok küçük: Küçük sayılabilecek bir valize sığacak kadar kompakt. Lucid’in bu paketlemeyi nasıl geliştirdiğini ve üniteye nasıl küçülttüğünü anlatıyor: “Aracın tamamından sorumlu olduğum için böyle bir adım atabildim. Dünyada bunu yapmamı izin verecek başka bir otomobil üreticisi yok. İşte bu yüzden heyecan verici.” Gerçekten öyle. Sadece geçen yıl fon bulma konusunda 6.5 milyar doları garanti altına aldı. Onun iyi bir iş adamı olduğu çok açık. Rawlinson anlatmaya devam ediyor: “Umarım iyi bir yol almışızdır. İnanılmaz bir ürün gamı oluşturduk.

Hedef, Audi A6
ölçülerindeki
araçtan Audi
A8 kabin
genişliği elde
etmekti.

Kumda sürüş yapmaya hazırız.

Aynı zamanda sürüş heyecanı açısından da etkileyici.” Ardından bir başka Air ile uzaklaşıyor. Şu an ve uçağımız için biniş anonsu yapılma arasında iki günlük zamanımız var. Bu üretim öncesi Air modelini Silikon Vadisi, Nevark’taki Lucid merkezine teslim etmek üzere yola çıkacağız. Ama Rawlinson’ın tavsiyesine uyarak bunu direkt rotayı kullanarak yapmayacağız. Birkaç saat içerisinde Mulholland’dan Maricopa otoyoluna çıkıyoruz. Burada güneş gözlüğü kullanmak şart. Kaliforniya güneşi aynı zamanda cam ve tavandan geliyor. Güneşlikler bunu engellemekte zorlanıyor.

Air’ın kabinini güzel ve ferah bir yer yapan sadece doğal ışık değil. Kabin eğimler ve hafif renk tonlarıyla güzel bir şekilde işlenmiş. Air, 520 Dream Edition modelinin lansmanını yaptı (520 rakamı mil cinsinden EPA ölçüm menzilini temsil ediyor). Hepsi satıldı. Bu üretim öncesi araç Lucid Air Dream ürün gamıyla eşdeğer. Dream Performance versiyonu olsaydı 11 HP fazlası ile 1096 HP üretecekti. Bu araçta ise 920 HP güç var. Dream versiyonları 100 bin doların üzerine çıkarken giriş seviyesi, tek motorlu 473 HP’lik Air Pure, Amerika’daki teşvikler 70 bin doların altına iniyor. Touring çift motorlu versiyon da 100 bin doların altında satılıyor. Soldan direksiyonlu araçların Avrupa satışları yıl sonundan önce başlayacak. Lucid aynı zamanda İngiltere versiyonu da planlıyor ama 2023’ten önce gelmesi olası görünmüyor.

830 km’yi aşan menzil 19 inç jantlarla elde edilmiş ve bu araçta fotoğraflarda harika görünen 21 inç jantlar var. Mulholland’ın zeminindeki bir su birikintisinden geçerken, gaz pedalına hafifçe dokunuyoruz. Air’ın tekerlekleri kısa bir süre öfkeyle dönüyor ve hafifçe yana kayıyor ama dengesini koruyor. Devasa güç, geniş Pirelli lastikleriyle birlikte keyifli bir sürüş sağlıyor.

Kafalar bize doğru dönüyor.
Sörfçüler, kampçılar, ATV’ciler
ve kamyoncular arasında uzay
aracı gibi görünüyor.

21 inçlerde kaçınılmaz bir sertlik olsa da sürüş genel olarak son derece rahat. Büyük tümseklerle çok iyi başa çıkıyor: 2375 kg ağırlığına göre bozuk yolları güzel bir biçimde absorbe ediyor. Süspansiyon önde ve arkada çift salıncaklı; ayrıca adaptif amortisörlere sahip. Havalı süspansiyonlar gelecekte bir opsiyon olarak sunulacak.

Los Angeles’ı epey geride bıraktık. Geniş otoyolların yerini Ojai’nin yukarısındaki tepelerdeki baş döndürücü kanyon yolları aldı. Rawlinson’ın görünüşte pek olası olmayan iddiası (Air’ın bir S-Sınıfı gibi lüks hissettirebileceği ama bir spor otomobil gibi yol tutabileceği), şaşırtıcı bir şekilde doğru çıkıyor. Bu aracın yön değiştirme şekli neredeyse Lotus’a benziyor (bu bir sürpriz olmamalı; Rawlinson, Lotus’ta baş mühendisti). Doğrusal, ancak düşük hızlarda hissiz olan direksiyon, burada canlanıyor. Yüksek hızdaki genel soğukkanlılık da oldukça önemli: Viraj ortasındaki bozukluklar da size tehdit oluşturmuyor.

Hızdan da söz edelim. Her virajdaki büyük frenajların ardından ön tarafta elde ettiğiniz yüksek tutuş ile güven kazanıyorsunuz. Bu araç düzlük hızlanmaları için yapılan bir drag aracı değil ama yine de Performance versiyonu 0-100 km/s hızlanmasını yaklaşık 2.5 saniyede tamamlıyor. 100 km/s’nin üzerindeki hızlarda da canlılığı devam ediyor. Hepsini de neredeyse büyük bir sükunet içinde yapıyor. Sadece biraz çalışma ‘vınlaması’ geliyor ama Lucid bir çözüm bulmak için çalışmalar gerçekleştiriyor. Bu yokuş yukarı tam gaz gitme eğlencemizin tek dezavantajı, ilk kez menzil kaygısını yaşamak üzere olmamızdı. Neyse, nazikçe sürsek de bu kaygıyı yaşayacağız. İlk 480 km’lik yolu şarj etmeden yapmayı planlamıştık ve Air bunu yine de gerçekleştirebilecekti. Şu anda yol bilgisayarı 502 km’lik bir menzil gösteriyor. Ancak rotamızın geri kalanı Pasifik Kıyısı Otoyolu’nu içeriyor ve yolda şarj cihazı bulma konusundaki endişeler artıyor. Air en son 423 km uzakta şarj edilmiş.

Bu bir Electrify America şarj noktasıydı. Lucid’in Air sahiplerine üç yıllık ücretsiz şarj sunmak için bir ortaklık kurduğu bir şirket. Los Angeles’ta bizle konuşan Peter Rawlinson, “Tesla ile adil bir oyun. Supercharger ağlarını dünya çapında kullanma öngörüleri vardı” demişti. “Fakat bu onlar için ciddi bir yük olabilir çünkü onlar da tüm teknolojilerini kendi bünyelerinde oluşturuyorlar. Bu çok büyük bir iş ve biz de ülke çapında bir şarj altyapısını devreye sokma yüküne sahip olsaydık bu gerçekten zor bir iş olurdu.”

Electrify America’nın istasyonları hızlı şarj için tasarlandı ve Air, bağımsız testlerle desteklenen, Kuzey Amerika’daki en hızlı şarj olan otomobil olarak kabul ediliyor. Ya da şarj etmeye başlamayı başardığımız zaman olacak. Bağlanmak için birkaç kişiyi beklememiz gerekiyor. Yan taraftaki koyda VW ID.4’ün sahibi “Ah dostum, bu bir sorun” diyor. “Benim her zaman önümde bir çift araç olur. Bu arada, araç harika ahbap! Bunlardan birini daha önce görmedim. Vay.”

Şanslıyız: Bağlantı kuruluyor. Yarım saatte etrafta dolaşmamızı ve bir burrito yememizi gerektiriyor. Bu süreç Air için 520 km daha menzil demek. Daha yüksek hızda şarjlar da mümkün; özellikle şarj istasyonuna gelmeden 20 dakika önce optimum şarj sıcaklığını ayarlamak için dokunmatik ekrana basmayı hatırlarsanız. Güzel bir özellik ve kışın yardımcı olacaktır. Amerika’nın mükemmel görüntüsünde, biz otoyola dönerken kiraz kırmızısı bir Corvette Stingray yanımızda geçiyor. Ardından Pismo Beach’e doğru dönüyoruz. Burası araçların Kaliforniya’da kumda araçların sürüş yapmasına izin verildiği tek yer. Daha sıcak havada pick-up’lar için ideal. Air da dört çeker ama 2.4 tonluk ağırlığını unutmak için 5 dolarlık geçiş ücretini ödediğimi düşünmeye çalışıyorum. Burada da kafalar bize dönüyor; herkes aracın ne olduğunu sormak istiyor. Sörfçüler, kampçılar, ATV’ciler ve kamyoncular… Sanki burada uzay aracı gibi görünüyor.

Dokunmatik ekran arayüzü de bir bilim kurgu filminden çıkmışa benziyor. Müzik ve gezinme menülerini üstteki kavisli ekrandan gösterge panosuna veya aşağıdaki daha büyük dokunmatik ekrana kaydırma yeteneği var. Yine de bu üretim öncesi aracın ekranlarında bazı gecikmeler yaşanıyor. Müşteri araçlarının aynı sorunu yaşamadığından eminiz. Uzaktan güncellemeler de yapılıyor. Mesela şu anda üst ekranda bir haritayı altta müzikle değiştirmek mümkün değil. Arayüzlerin önemli olduğu lüks elektrikli araç segmentinde potansiyel bir zayıf nokta ama Lucid, sık güncellemelerle bunun daha iyi olacağını iddia ediyor. Kullanımı daha az sezgisel olsa da, bölünmüş ekran düzeni Tesla’nın dikdörtgen tabletinden daha zarif.

Aks aralığı Tesla Model S’nın milimetre yakınında ve toplam uzunluk da hemen hemen aynı ama Air daha dar bir araç. Taycan’dan biraz daha uzun fakat oldukça geniş. Ayrıca yol tutuşu da güzel bir şekilde Porsche’ye benziyor. Daha kuzeyde Monterey’e doğru giderken, yol tutuşu bizi yeniden etkiliyor. Gövde kontrolü iyi ve bolca çekiş var. Size denge kontrolünü de kapatma şansı veren (bunu tüm elektriklilerde yapamazsınız) Spring modunda çok daha çevik ama tüm güce rağmen son derece kontrol edilebilir. Mulholland’daki su birikintisi macerasının ardından Air ilk kez kayıyor ama sadece istediğimizde. Etkileyici bir şekilde yere sağlam basıyor. Lucid hızlı ve akıcı virajlara çok iyi uyum sağlıyor ama aynı zamanda rahat bir şekilde de sürülebiliyor. Bu bir zen deneyimi gibi: Otoyolun salınımlı geçişleri boyunca haritada bir sonbahar yaprağı gibi ters yönde süzülüyorsunuz. Lucid’in merkezinde baş mühendis Eric Bach bizi karşılıyor. Bize tahrik ünitelerinin iç işleyişini gösteriyor. İnanılmaz derecede düzgün bir şekilde entegre edilmiş bir diferansiyel ve bu kompakt olmanın kilit noktası. Ayrıca batarya modülleri, mümkün olduğunca alçak ön bölümü, devasa bagaj alanı, sofistike soğutma ve aydınlatma özelliklerinden de söz ediyor. Bu araçta çok fazla cesur mühendislik çalışması var. Batarya modülleri son derece basit görünüyor çünkü ardında binlerce saatlik kompleks çalışma yatıyor.

Bu yaklaşımın “eski” bir üretici için mümkün olmayacağını hissediyorsunuz. Bunun gibi hırslı bir şirketin gelip bunu yapması gerekiyor ve bu kolay değil. Lucid’in tahrik ünitesi teknolojisi, üçüncü şirketlere satılabilir. Belki de yakın gelecekte, Air’den daha az gösterişli olsa bile daha uygun fiyatlı olabilecek araçlar görebiliriz. Bu sürüşün ardından birçok uyarı yapılabilecek nokta da var: Gecikmeli çalışan bilgi-eğlence sistemi, rahatsız eden vızıltı sesi, büyük jantların getirdiği bir parça sertlik. Bu kusurlar çözülebilirse ki kesinlikle bunu yapabilirler, o zaman bu beş yıldızlı bir otomobil olacak. Rodeo’daki Lambo sürücüleri; Pismo plajındaki sörfçüler; şarj noktasında ID.4’ü olan adam. Lucid’in cesur yaklaşımı işe yararsa, hepsinin geleceğe baktığını söyleyebiliriz. Elektrikli otomobil 2.0’dan söz ediyoruz.

Bu araçta batarya modülleri
dahil çok fazla cesur
mühendislik çalışması
bulunuyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu